HABER: YAĞMUR BERİL VAROL – KAMERA: KERİM UĞUR
Muğla’nın Milas ilçesinde Akbelen Ormanı’nda ağaçların katledilmesine ve her gün dinamit patlatılmasına karşı İkizköylüler ve yaşam savunucuları, “Akbelen’de Büyük Buluşma” düzenledi. “Buluşma”ya katılan CHP Muğla Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ahmet Aras “İki yıldır ağaçlara sarılan insanları görmeyenler, seçimlerden hemen önce çevre mücadelecisi kesildiler.” dedi
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nda kurulmak istenen termik santral için geçen yaz başlayan direniş devam ediyor. Limak Holding ve IC Holding’in iştiraki YK Enerji tarafından işletilen Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali’nin kömür sahasını genişletmek için Temmuz 2023’te 740 dönümlük ağaç kesilen Akbelen Ormanı’nda bölge halkı ve yaşam savunucuları direnişe başlamıştı. Akbelen Ormanı’nda İkizköylüler ve yaşam savucunuları, ağaçların katledilmesine ve her gün dinamit patlatılmasına karşı “Akbelen’de Büyük Buluşma”da tekrar bir araya geldi.
Akbelen’deki yeni direniş alanında gerçekleştirilen buluşmaya, CHP Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ahmet Aras, CHP Muğla milletvekilleri Cumhur Uzun, Gizem Özcan, Süreyya Öneş Derici ve ilçe belediye başkan adayları da katıldı.
“SAMİMİYETLERİNİ 1 NİSAN’DAN SONRA GÖRECEĞİZ”
Akbelen Büyük Buluşması’nda konuşmacılar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 11 Mart 2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Akbelen Ormanı çevresindeki 190 parsel tarım arazisinin acele kamulaştırılması kararının, yine Erdoğan’ın imzasıyla 14 Mart 2024’te yürürlükten kaldırıldığını hatırlatarak, Erdoğan’ın bu kararı yerel seçimler nedeniyle aldığına işaret etti ve hükümetin politikalarına tepki gösterdi.
Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ahmet Aras, Akbelen’de Büyük Buluşma’da yaptığı konuşmada, buradaki mücadelenin hayat ve gelecek mücadelesi olduğunu vurguladı. Burada hektarlarca orman alanının yok edildiğine işaret eden Aras, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Süren mücadele sadece bir Akbelen, İkizköy ismiyle kısıtlanamaz. Bu mücadele yaşam mücadelesidir. İki yıldır ağaçlara sarılan insanları görmeyenler, seçimlerden hemen önce çevre mücadelecisi kesildiler. Onların samimiyetini 1 Nisan’dan sonra göreceğiz. Burada acele kamulaştırma yapılmaya çalışıldı. Cumhuriyetin tüm kazanımlarını satan anlayış, acele kamulaştırma kararını yine sermaye gruplarının menfaatlerini öne alıyor. Resmi Gazete bir karalama defterine çevrilmiştir. Buradaki mücadele hayat ve gelecek mücadelesidir. Burası korunması gereken bir coğrafyadır. İnsanların yaşam hakları ortadan kaldırılıyor. Burada insanlara ‘Sen yaşama’ diyorlar. Vicdanınıza sesleniyorum. Muğla sadece Okluk Koyu’ndan ibaret değil.”
“KAMULAŞTIRMANIN TEKRAR GÜNDEME GELMESİNİN ÖNÜ AÇIK”
CHP Muğla Milletvekili Gizem Özcan da kamulaştırma kararının tekrar gündeme gelebileceğine işaret ederek, şöyle konuştu:
“Öncelikle hukuki olarak acele kamulaştırma kararı sadece burada geri alındı. Yani işlemin tesisi ve işlemin tamamen durdurulmasıyla ya da işlemin kaldırılmasıyla ilgili herhangi bir irade ortaya konmadı ve bu yüzden tekrar gündeme gelmesinin önü açık. Ancak hukuk devleti bir ülkede bunun olmaması gerekiyor. Yani bir şahıs, bir kişi, bir adayın, kim olursa olsun bir kişiyi arayarak, ‘Ben bunu rica ettim, bu konuda ricacı oldum ve bunu geri aldım’ şeklinde bir usulün olmaması gerekiyor. Burası hukukun üstünlüğüne inanan yurttaşların yaşadığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Yasalar ve normlar çerçevesinde yönetilmesi gerekiyor. Hukuk güvenliği açısından da böyle bir usulü son derece tehlikeli buluyoruz. Tabii Akbelen çok önemli bir direnişin simgesi oldu. Burada 4 yılı aşkın süredir devam eden bir mücadele var. Bugün geldiğimiz noktada burada tarım alanlarının kamulaştırılması söz konusu. Su kaynaklarına büyük zarar veriyor. Bunu daha önce defaatle ifade ettik. Biz buradan Akbelen’den bir kez daha ifade edelim, doğanın maliyeti sıfır değil. Yarın baktığımız zaman eğer bir kaynak varsa bu sermayeye aktarılmamalı. Bu buralarda dönüşümü sağlamaya, yeşil dönüşüm konusundaki etkilerin ve taahhütlerin gerçekleştirilmesine ayrılmalı. Burada çalışan, termik santrallerde çalışan işçilerin yaşamını kolaylaştırmak ve onların güvencesini, iş güvencesini sağlamak anlamında harcanması gerekiyor. Burada niyet ve samimiyet çok önemli. Bundan sonraki süreçte, seçimden sonraki süreçte de aynı niyet ve samimiyeti sormasını da elbette ki Muğla yaşayanları ve tüm Türkiye’deki toplum, yurttaşlar sorgulayacaktır.”
“ARTIK AKBELEN’DE DİRENİŞ KALICI BİR DİRENİŞTİR”
CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun da kamulaştırma kararının iptal edilmesinin seçim için yapılmış bir hamle olduğunun altını çizdi. Termik santral çalışmaya ve enerji üretmeye devam ettiği müddetçe ham maddeye ihtiyaç olduğunu, kömür sahaları artık yetersiz hale geldiğinde de yeni kömür alanları bulunması gerektiğini anlatan Uzun, şunları kaydetti:
“O nedenle burada kömür ihtiyacı bitmediği müddetçe yeni yeniden kamulaştırmalar ve ham madde alanları açılacaktır. Bunun iptal edilmiş olmasının tek sebebi yaklaşan yerel seçimlerdir. Burada çok acil kömür ihtiyacı var demektir. Seçim için vazgeçilmiştir, seçimden sonra bu ihtiyaç ortadan kalkmadığı müddetçe tekrar gündemde olacaktır. Artık Akbelen’de bu sahadaki direniş kalıcı bir direniştir. O nedenle bu direniş burada buna ihtiyaç duyan koşulların tamamen ortadan kalkmasına kadar devam etmek durumundadır.”
“KAMULAŞTIRMANIN DURDURULMASI İNANDIRICI DEĞİL”
Akbelen Büyük Buluşası’nda konuşan CHP Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici de iktidarın Akbelen direnişinde bölge halkına ve yaşam savunucularına karşı yaklaşımını hatırlattı. Öneş, şöyle konuştu:
“Geçen sene protesto hakkını kullanan köylülerimizin üzerine sıkılan gazları, TOMA’larıı ve iktidarın çevre konularına yaklaşımını çok net hatırlıyoruz. Dolayısıyla herhangi bir kamulaştırmanın durdurulması bizim için inandırıcı değil. Olağanüstü durumlarda acil kamulaştırma yapılır. Acilen kamu yararı olması lazım. Ortada böyle bir şey yok. Neden acil kamulaştırma kararı alıyorsun? Neden 48 saat içerisinde kaldırıyorsun? Bizim için samimi değil. Bu seçimin bittiği gün çevre konularına tekrar aynı şekilde yaklaşılacağını biliyoruz. İktidarın samimiyetine inanmıyoruz. Sonuna kadar haklarımızı savunacağız. Bu tür seçim popülisti hareketlerin de ülkemizde olmamasını diliyoruz. İktidarın gerçekten köylüsüne, toprağına, yer altı sularına, ormanlarına destek çıktığı bir yönetim istiyoruz. Bu da AKP-MHP iktidarıyla olmayacak. Bu çerçevede önce yerel seçimlerde halkımız gerekli cevabı verecek. Çünkü halkın iktidarı denetlemesinin en iyi yolu yerel yönetimler. Ondan sonra da genel seçimlerde vatandaşını ve kendi toprağını, yer altı sularını, ormanını düşünmeyen iktidarı göndereceğiz.”